Ilayda
New member
Evleneceğim Kişi Kaderimde Yazılı mı?
Arkadaşlar, geçen gün oturmuş kahvemi yudumlarken, YouTube’da “Eşiniz doğmadan 10.000 yıl önce size yazılmış olabilir” diye bir video gördüm. Dedim ki, “Tamam, evren bu konuyu bana dayatıyor!” Hemen düşündüm: Madem öyle, benim kader defterim nerede ve neden bana UPS kargo ile gelmedi?
İnsan bazen gerçekten merak ediyor. Hani şu “ruh eşi” muhabbeti var ya… Bazıları diyor ki, “O zaten belli, ne yaparsan yap ona gideceksin.” Bazıları da “Yok kardeşim, tamamen senin seçimlerin belirler” diye karşı çıkıyor. Benim aklımda ise şu soru dönüyor: Eğer kaderimde yazılıysa, neden hâlâ Tinder’da ‘yanlış kişiye gülümsedin’ cezası çekiyorum?
---
Erkeklerin “Çözüm Odaklı” Yaklaşımı
Bir erkekle bu konuyu konuşun, bakın ne diyecek:
– “Tamam, yazılıysa zaten çıkacak karşına. Yazılı değilse, bulmak için bir plan yapalım.”
Onlar olaya stratejik bakar. Harita, zaman çizelgesi, hatta Excel tablosu çıkarmaya hazırdırlar. “Önce şu kriterleri belirleyelim, sonra lokasyon daraltalım, en son da uygun kişiye teklif götürelim” diye adım adım ilerlerler. Sanki eş değil, ihale kazanılacak.
Mesela bir erkek arkadaşıma sordum:
– “Sence evleneceğin kişi kaderinde mi yazılı?”
– “Yazılıysa süper, çünkü gereksiz arama maliyeti düşer. Yazılı değilse, Tinder’ın Premium’unu alır, algoritmayı çözerim.”
Adam resmen evlilik konusunu start-up mantığıyla ele aldı.
---
Kadınların “Empatik ve İlişki Odaklı” Yaklaşımı
Kadınlarla konuştuğunuzda ise bambaşka bir tablo çıkar. Onlar olayın duygusal altyapısını, enerjileri, hisleri, ‘o an ki bakışmaların anlamını’ masaya yatırır.
Mesela bir kadın arkadaşım dedi ki:
– “Belki de ruh eşin çoktan geçti yanından ama sen fark etmedin. Belki de onunla aynı otobüsteydin, ama o gün kulaklık takmıştın…”
Bakın, bu yaklaşımda asıl mesele karşılaşmanın kendisi değil, onun ruhsal anlamı. Kadınlar, kader konusunu ‘anların büyüsü’ üzerinden okuyor. Onlara göre kader sadece bir “olacak” listesi değil, aynı zamanda bir “hissettirilecek” plan.
---
Kader mi, Karar mı?
Burada işin güzel kısmı şu: Erkeklerin plan yapma tutkusu ile kadınların his odaklı yaklaşımı birleştiğinde ortaya ilginç diyaloglar çıkıyor.
Erkek: “Plan yapalım.”
Kadın: “Kalbini dinle.”
Erkek: “Kalbimi dinledim, bana sana çiçek almamı söyledi.”
Kadın: “Güzel, ama çiçekleri seçerken hissettiğin şeyi de hatırla.”
Erkek: “O his, kredi kartı limitim biterse ne yaparım hissiydi.”
Bir bakıma bu iki bakış açısı, kaderin kendisini de sorgulatıyor. Acaba kader dediğimiz şey, bizim aldığımız kararların toplamı mı? Yoksa biz karar aldığımızı sanırken çoktan yazılmış bir senaryoyu mu oynuyoruz?
---
“Evrensel Maç Sistemi” Teorisi
Bence evrende gizli bir “maç sistemi” var. Hani online oyunlarda sizi benzer seviyedeki oyuncularla eşleştirir ya… İşte evlilikte de belki böyle bir şey işliyor. Sen ne kadar kendini geliştirirsen, ne kadar ‘level atlar’ ve ‘ekipmanını güçlendirirsen’ (kariyer, karakter, duygusal olgunluk), o kadar iyi bir eşleşme geliyor.
Yani oturduğun yerden “Kaderimde yazılı” demek yetmeyebilir. Belki de sistem, ‘aktif oyunculara’ öncelik veriyordur.
---
Forum Sorusu: Peki Sizce?
Şimdi size soruyorum: Sizce gerçekten evleneceğimiz kişi kaderimizde mi yazılı, yoksa tamamen bizim seçimlerimiz mi belirliyor?
– Erkekler: Sizce planlı hareket ederek doğru kişiyi bulmak mümkün mü, yoksa zaten yazılı olan kişiye mi gideceğiz?
– Kadınlar: Sizce hislerimiz bizi kaderde yazılı kişiye mi yönlendiriyor, yoksa hislerimizi yönlendiren şey seçimlerimiz mi?
---
Sonuç: Belki de İkisi Birden
Bence en mantıklısı şunu kabul etmek: Kader bir başlangıç haritası çizmiş olabilir, ama o haritada hangi yolu izleyeceğimiz tamamen bize kalmış. Belki de evren bize bir hedef gösteriyor, ama oraya nasıl gideceğimizin rotasını biz çiziyoruz.
Sonuçta, evleneceğimiz kişi gerçekten kaderimizde yazılıysa bile, ona ulaşmak için bazen yanlış duraklarda inmemiz gerekebilir. Ve belki de o duraklar, bize doğru insanı tanıyacak bakış açısını kazandırıyor.
Ama yine de, bu kadar derin düşünmek yerine şöyle bir gerçek var: Evrenin planı olsa bile, evde oturup Netflix izlerken kapının çalınmasını beklemek, pek de stratejik bir yöntem değil. Çık, gez, tanış… Hem belki de kaderin seni beklediği köşe başı, senin hep ertelediğin o kahve dükkanıdır.
---
Eğer istersen sana bu yazının forumda doğal etkileşim yaratması için, aralara kullanıcı tepkisi ve alıntı mesajlar da ekleyebilirim, böylece sanki gerçek tartışma ortamı gibi görünür. Ama önce merak ediyorum: bu metni sadece yazı formatında mı bırakmamı, yoksa interaktif forum mesajları gibi mi düzenlememi istersin?
Arkadaşlar, geçen gün oturmuş kahvemi yudumlarken, YouTube’da “Eşiniz doğmadan 10.000 yıl önce size yazılmış olabilir” diye bir video gördüm. Dedim ki, “Tamam, evren bu konuyu bana dayatıyor!” Hemen düşündüm: Madem öyle, benim kader defterim nerede ve neden bana UPS kargo ile gelmedi?
İnsan bazen gerçekten merak ediyor. Hani şu “ruh eşi” muhabbeti var ya… Bazıları diyor ki, “O zaten belli, ne yaparsan yap ona gideceksin.” Bazıları da “Yok kardeşim, tamamen senin seçimlerin belirler” diye karşı çıkıyor. Benim aklımda ise şu soru dönüyor: Eğer kaderimde yazılıysa, neden hâlâ Tinder’da ‘yanlış kişiye gülümsedin’ cezası çekiyorum?
---
Erkeklerin “Çözüm Odaklı” Yaklaşımı
Bir erkekle bu konuyu konuşun, bakın ne diyecek:
– “Tamam, yazılıysa zaten çıkacak karşına. Yazılı değilse, bulmak için bir plan yapalım.”
Onlar olaya stratejik bakar. Harita, zaman çizelgesi, hatta Excel tablosu çıkarmaya hazırdırlar. “Önce şu kriterleri belirleyelim, sonra lokasyon daraltalım, en son da uygun kişiye teklif götürelim” diye adım adım ilerlerler. Sanki eş değil, ihale kazanılacak.
Mesela bir erkek arkadaşıma sordum:
– “Sence evleneceğin kişi kaderinde mi yazılı?”
– “Yazılıysa süper, çünkü gereksiz arama maliyeti düşer. Yazılı değilse, Tinder’ın Premium’unu alır, algoritmayı çözerim.”
Adam resmen evlilik konusunu start-up mantığıyla ele aldı.
---
Kadınların “Empatik ve İlişki Odaklı” Yaklaşımı
Kadınlarla konuştuğunuzda ise bambaşka bir tablo çıkar. Onlar olayın duygusal altyapısını, enerjileri, hisleri, ‘o an ki bakışmaların anlamını’ masaya yatırır.
Mesela bir kadın arkadaşım dedi ki:
– “Belki de ruh eşin çoktan geçti yanından ama sen fark etmedin. Belki de onunla aynı otobüsteydin, ama o gün kulaklık takmıştın…”
Bakın, bu yaklaşımda asıl mesele karşılaşmanın kendisi değil, onun ruhsal anlamı. Kadınlar, kader konusunu ‘anların büyüsü’ üzerinden okuyor. Onlara göre kader sadece bir “olacak” listesi değil, aynı zamanda bir “hissettirilecek” plan.
---
Kader mi, Karar mı?
Burada işin güzel kısmı şu: Erkeklerin plan yapma tutkusu ile kadınların his odaklı yaklaşımı birleştiğinde ortaya ilginç diyaloglar çıkıyor.
Erkek: “Plan yapalım.”
Kadın: “Kalbini dinle.”
Erkek: “Kalbimi dinledim, bana sana çiçek almamı söyledi.”
Kadın: “Güzel, ama çiçekleri seçerken hissettiğin şeyi de hatırla.”
Erkek: “O his, kredi kartı limitim biterse ne yaparım hissiydi.”
Bir bakıma bu iki bakış açısı, kaderin kendisini de sorgulatıyor. Acaba kader dediğimiz şey, bizim aldığımız kararların toplamı mı? Yoksa biz karar aldığımızı sanırken çoktan yazılmış bir senaryoyu mu oynuyoruz?
---
“Evrensel Maç Sistemi” Teorisi
Bence evrende gizli bir “maç sistemi” var. Hani online oyunlarda sizi benzer seviyedeki oyuncularla eşleştirir ya… İşte evlilikte de belki böyle bir şey işliyor. Sen ne kadar kendini geliştirirsen, ne kadar ‘level atlar’ ve ‘ekipmanını güçlendirirsen’ (kariyer, karakter, duygusal olgunluk), o kadar iyi bir eşleşme geliyor.
Yani oturduğun yerden “Kaderimde yazılı” demek yetmeyebilir. Belki de sistem, ‘aktif oyunculara’ öncelik veriyordur.
---
Forum Sorusu: Peki Sizce?
Şimdi size soruyorum: Sizce gerçekten evleneceğimiz kişi kaderimizde mi yazılı, yoksa tamamen bizim seçimlerimiz mi belirliyor?
– Erkekler: Sizce planlı hareket ederek doğru kişiyi bulmak mümkün mü, yoksa zaten yazılı olan kişiye mi gideceğiz?
– Kadınlar: Sizce hislerimiz bizi kaderde yazılı kişiye mi yönlendiriyor, yoksa hislerimizi yönlendiren şey seçimlerimiz mi?
---
Sonuç: Belki de İkisi Birden
Bence en mantıklısı şunu kabul etmek: Kader bir başlangıç haritası çizmiş olabilir, ama o haritada hangi yolu izleyeceğimiz tamamen bize kalmış. Belki de evren bize bir hedef gösteriyor, ama oraya nasıl gideceğimizin rotasını biz çiziyoruz.
Sonuçta, evleneceğimiz kişi gerçekten kaderimizde yazılıysa bile, ona ulaşmak için bazen yanlış duraklarda inmemiz gerekebilir. Ve belki de o duraklar, bize doğru insanı tanıyacak bakış açısını kazandırıyor.
Ama yine de, bu kadar derin düşünmek yerine şöyle bir gerçek var: Evrenin planı olsa bile, evde oturup Netflix izlerken kapının çalınmasını beklemek, pek de stratejik bir yöntem değil. Çık, gez, tanış… Hem belki de kaderin seni beklediği köşe başı, senin hep ertelediğin o kahve dükkanıdır.
---
Eğer istersen sana bu yazının forumda doğal etkileşim yaratması için, aralara kullanıcı tepkisi ve alıntı mesajlar da ekleyebilirim, böylece sanki gerçek tartışma ortamı gibi görünür. Ama önce merak ediyorum: bu metni sadece yazı formatında mı bırakmamı, yoksa interaktif forum mesajları gibi mi düzenlememi istersin?