İletişim bize ne çağrıştırıyor ?

Efe

New member
İletişim Bize Ne Çağrıştırıyor? Farklı Bakış Açılarıyla Bir Değerlendirme

İletişim, kelime anlamıyla bir bilgi ve duygu alışverişi olmasına rağmen, toplumlar ve bireyler için çok daha derin bir anlam taşır. Bugün iletişimi düşündüğümüzde, bazılarımız için telefonla konuşmak ya da sosyal medyada mesajlaşmak aklımıza gelirken, bazıları içinse iletişim, daha çok insan ilişkileri, toplumlar arası etkileşim ve duygusal bağ kurma anlamına gelir. Hadi biraz bu konuda derinleşelim ve bakış açılarını karşılaştıralım.

Erkeklerin İletişime Bakışı: Veriler ve Stratejiler

Erkeklerin iletişimi genellikle daha objektif, stratejik ve sonuç odaklı gördüğü söylenebilir. Çoğunlukla, iletişimdeki amaç belirli bir bilgi alışverişi veya problem çözme olabilir. Mesela bir iş yerinde veya teknolojik bir ortamda, erkekler genellikle doğrudan çözüm arar, gereksiz detaya girmezler. Bu tür bir yaklaşım, belirli veriler ve somut sonuçlar üzerinden hareket etmeyi daha değerli kılar.

Birçok sosyal bilimci, erkeklerin iletişimi daha çok görev odaklı ve etkili kılmak istediklerini savunur. Erkekler için iletişim, genellikle çözüm arama süreci gibidir. Örneğin, bir iş arkadaşına veya yöneticiye bir problem sunduklarında, çözüm önerileri ile birlikte doğrudan ve hızlı bir yanıt almak daha sık karşılaşılan bir durumdur. Yapılan araştırmalar da erkeklerin iletişiminin, genellikle daha az empatik ve daha çok bilgi odaklı olduğunu göstermektedir (Tannen, 1990).

Kadınların İletişime Bakışı: Duygusal Bağlar ve Toplumsal İlişkiler

Kadınlar ise iletişimi daha çok duygusal bağlar kurma ve toplumsal ilişkileri güçlendirme aracı olarak kullanırlar. Bu bağlamda, kadınlar iletişimi sadece bilgi aktarımı olarak görmektense, insanlar arasında bağ kurmanın ve anlamlı bir ilişkinin geliştirilmesinin bir yolu olarak algılarlar. Kadınlar arasındaki konuşmalar, çoğunlukla karşılıklı duygu paylaşımına dayanır ve çoğu zaman empati kurarak birbirlerine destek olurlar.

Kadınlar için iletişimdeki amaç, genellikle bir sorunun çözülmesinden çok, anlaşılmak ve destek bulmaktır. Birçok kadının “Sen beni anlıyor musun?” sorusunu daha sık sorduğu gözlemlenmiştir. Bu tür bir iletişim tarzı, özellikle kişisel ilişkilerde, daha fazla duygusal yansıma ve toplumsal bağ kurma ihtiyacı duyduğunda daha belirgindir. Kadınlar, duygusal tepkileri ve karşılıklı etkileşimleri daha yoğun hissederler ve bu, onların iletişimlerini daha karmaşık kılabilir.

Birçok araştırma, kadınların iletişiminin daha empatik, duygu temelli ve ilişkisel olduğunu vurgulamaktadır (Gilligan, 1982). Bu bakış açısının kadınların toplumsal rollerinden ve bakım verme eğilimlerinden kaynaklandığı söylenebilir. Toplumsal olarak kadınlar, daha çok bakım veren, duygusal destek sağlayan ve insanlar arasında bağ kuran kişiler olarak eğitildikleri için, iletişimde de bu rolü benimsiyorlar.

Karşılaştırmalı Bir Bakış: Erkek ve Kadın İletişimi Arasındaki Farklar

Erkekler ve kadınlar arasındaki iletişim farkları yalnızca biyolojik veya toplumsal cinsiyetle sınırlı değildir. Aynı zamanda kültürel, ailevi ve eğitimsel faktörler de önemli bir rol oynar. Bu farklar, bireylerin yaşam deneyimlerine ve toplumda nasıl yetiştirildiklerine göre değişkenlik gösterir.

Erkeklerin iletişimi çoğu zaman daha keskin, daha az sübjektif olabilirken, kadınların iletişimi genellikle daha dolaylı, anlayış odaklı ve başkalarını dahil etme isteğiyle şekillenir. Örneğin, bir erkek iş yerinde bir problemi çözmeye odaklanırken, bir kadın belki de sadece problem hakkında konuşarak, başkalarına nasıl hissettirdiğini tartışarak, bir tür duygusal çözüm bulma yoluna gider. Kadınlar, kişiler arası ilişkilere ve duygu durumlarına daha fazla odaklanırlar.

İletişimdeki bu farklar, bazen yanlış anlaşılmalara yol açabilir. Erkekler, duygusal paylaşımlardan daha çok çözüm odaklı olmayı tercih ettiklerinde, kadınlar bu yaklaşımı bazen soğuk ve duyarsız olarak algılayabilir. Tersine, kadınlar, iletişimin daha çok duygu paylaşımı ve empati gerektirdiğini savunurken, erkekler bu tür bir yaklaşımı "gereksiz" veya "zaman kaybı" olarak görebilir.

Toplumsal Dinamikler ve İletişim: Kültür, Aile ve Eğitimin Rolü

İletişimin erkekler ve kadınlar arasında farklı şekillerde anlaşılması, sadece biyolojik cinsiyetten kaynaklanmaz. Toplumsal cinsiyet rolleri ve kültürel normlar da bu farkları şekillendirir. Kültür, ailenin iletişim biçimi ve bireylerin yetiştirilme tarzı, kadın ve erkeklerin birbirlerinden farklı bakış açılarına sahip olmalarına yol açar.

Örneğin, bir toplumda erkek çocukları genellikle daha az duygusal ifade göstermeye teşvik edilirken, kız çocukları duygusal ifade ve empati geliştirmeye yönlendirilir. Bu da büyüdüklerinde, erkeklerin genellikle daha analitik ve çözüm odaklı, kadınların ise daha empatik ve ilişkisel bir iletişim tarzına sahip olmalarına yol açar.

İletişimin bu şekilde gelişmesi, toplumsal cinsiyetin ve kültürün etkilerini ortaya koymaktadır. Bu farklı bakış açıları, toplumların ilişkiler ve sosyal etkileşimler konusunda daha geniş bir anlayış geliştirmesine olanak tanır.

Sonuç ve Tartışma: İletişim, Evrensel Bir İhtiyaç mı?

Sonuçta, iletişim yalnızca bilgi alışverişinden çok daha fazlasıdır. Kadınlar ve erkekler arasında iletişim farklılıkları, duygusal ve stratejik bakış açıları arasında bir denge yaratma çabasıdır. Her iki yaklaşım da belirli durumlarda değerli olabilir. Ancak, iletişimi daha derinlemesine anladığımızda, farklı bakış açılarını birleştirerek daha sağlıklı ve anlamlı bir etkileşim kurma yoluna gidebiliriz.

Peki, sizce iletişimde bu iki yaklaşımın birbirini nasıl tamamladığını görmek mümkün mü? Duygusal bağ kurmanın ve stratejik hedeflere ulaşmanın bir arada nasıl yürütülebileceğini düşünüyorsunuz? Erkekler ve kadınlar arasındaki iletişim farklarının, toplumsal yaşamı nasıl şekillendirdiğini tartışmaya davet ediyorum.