Yay Burcu (23 Kasım-21 Aralık)
Sevgili Yaylar, sizler Jüpiter’in kızlarısınız ve bu “Özgürüm” demektir.
Sizler ki, bu dünyanın Polyanna’ları, Pippilotta Uzunçorap’ları, Peter Pan’larısınız. İçinizde hiç büyümeyen bir çocuk var. Enerjik, yerinde duramayan, öyle uzun boylu sıkıntılara gelemeyen, kapağı bir an önce dışarı (evden, sorunlardan, işten güçten, sizi sıkan her şeyden) atıp, sürekli yeni maceralar arayan bir çocuk. Etrafınız için bu iyi mi, kötü mü bilemeyiz ama yapacak bir şey yok. Siz böylesiniz.
Genelde şanslı insanlarsınız. Şansınız iyimserliğinizden ve hiç bitmeyen enerjinizden gelir. Ayrıca kimse size öyle uzun boylu kızamaz. Bir nevi “çocuktur, yapar” ön kabulüyle ne yaparsanız yapın, bağışlanırsınız. Aslında size akıl erdirmek kolay değildir. İtiraf edin, siz de pek bilemezsiniz neyi neden yaptığınızı. Canınız o anda bir şeyi yapmak ya da yapmamak istemiştir, o kadar.
Çok iyi kalplisiniz yahu. Sahiden, tertemiz bir kalbiniz var. Kimse hakkında “şöyle yapayım da beter olsun” filan diye düşünmezsiniz. Ama aslında kimse hakkında öyle çok da uzun boylu düşünmezsiniz. Siz aslında kendiniz hakkında da düşünmezsiniz. Ya, bir şey diyelim mi? Siz aslında pek düşünmezsiniz. Siz eylem insanısınız. Yaparsınız. Aklınıza ne gelirse. O anda. Hemen. Sonuçlarına katlanmak çoğunlukla eylemlerinizden etkilenen biz diğerlerine düşer, siz sonucundan memnun olmadığınız bir eylemi hemen sonlandırır ve Hugo gibi başka bir oyuna çufçuflarsınız.
Hayat sizin oyun alanınızdır. Ne mutlu böyle yaşayanlara.
Özgürlüğünüze çok düşkünsünüz. Sıkı bağlar size göre değildir. Hayat sizin için sadece bir oyun alanı değil aynı zamanda “yol” demektir. Pek çok serüvenci sizlerden çıkar. Uzun yolları, kısa yolları… Yolları seversiniz işte. Sizin için yol olsun da ne olursa olsun. Yolculuk etmeden geçirdiğiniz zamanlar boşa geçirdiğiniz zamanlar gibi gelir. Bu nedenle de pek fazla bağlanmamaya çalışırsınız zaten bir yerlere.
Yalnızlığınızı seversiniz. Bu “yalnız kalmak” münzevilik değildir ama. Tersine. İnsanları seversiniz. Sosyal birisiniz. Hatta epeyce sosyal. Çok fazla arkadaşınız, seveniniz, sizin de sevdikleriniz olur. Fakat hiçbirinin sizin alanınıza müdahale etmesine izin vermezsiniz. Kendi kararlarınızı daima kendiniz almak istersiniz. Bunun tersine bir yöne doğru gitmesi halinde o ilişkiden hemen sıyrılır ve arkanıza bakmazsınız. Geçmişte kalanlar sizin için pek önemli değildir.
Açık sözlülüğünüz dillere destandır. Aklınıza geleni karşınızdakinin ne düşüneceğini kaile almadan pat diye söylersiniz. Bunun karşı tarafı kızdırabileceği aklınıza bile gelmez. Hatta kızdığı için siz ona kızarsınız. Bu nedenle size patavatsız diyenler çıkabilir ama boş verin. İçinizde kalması ikiyüzlülük zaten, öyle değil mi? Ayrıca kimse sizin için içten pazarlıklı diyemez. Bu da sizin için çok önemli bir meziyettir.
Öyle “hanım kızlar bunu yapmaz” denilen şeyleri takmazsınız. Hanım olmayı da pek fazla takmazsınız. Siz kendinizi bilen insanlardansınız. Ahlakınız sizi ilgilendirir ve ikiyüzlü kurallardan nefret edersiniz. Kendinizin kötü olan şeylerle bir ilginiz olmadığını bilirsiniz. Bunun dışında kimin ne dediğini, ne düşündüğünü umursamazsınız. Gerekirse o muhteşem açık sözlülüğünüzle gereken cevabı verirsiniz zaten. O kadar.
Dünyayı, yaşamayı, neşeyi, eğlenceyi seversiniz. Genellikle mutlu, dünyayla ve kendinizle barışıksınız. Güven duygunuz gelişmiştir. Hemen herkese güvenirsiniz kolayca ve size de güvenilmesini beklersiniz.
Bu halinizle ne yazık ki pek fazla kez ve pek çabuk yaralanabilirsiniz ve yaralanmışsınızdır da. Fakat o bitmez iyimserliğinizle bu durumu atlatmanız ya da en azından etrafa karşı atlatmış görünmeniz uzun sürmez. Aslına bakarsanız unutmadığınız ama unuttuğunuzu düşünmeyi tercih ettiğiniz hayal kırıklıklarınız vardır. Fakat bunlarla uğraşmak yerine kendinize yeni meşgaleler icat eder, etrafa karşı da kuyruğu her zaman dik tutarsınız. Aferin size.
Yeni meşgaleler demişken hazır, hemen söyleyelim: Tutkuyla bağlandığınız hobileriniz vardır genelde. Bir şeye kafayı takmışsanız gününüzün neredeyse tamamı onunla geçer. Yemek yapmak gibi bir hobi edinmişseniz örneğin, mutfağınız o andan itibaren bir laboratuara dönüşecektir. Yeni tarifleri tutkuyla deneyecek, inceleyecek, araştıracak, yatarken kalkarken, çalışırken hep bu işi düşüneceksiniz. Ta ki, bir başka hobi gönlünüzü çelene dek. Enerjiniz sayesinde birkaç hobiyle aynı anda ilgilenebilirsiniz de üstelik. Bu haliniz sizinle birlikte yaşayanlar açısından biraz zor olabilir ama zamanla alışırlar nasılsa, dert etmeyin.
Parayla ilişkiniz biraz netamelidir. Paranızı biriktirmekten yana değilsiniz pek. Para elinize geldiği gibi gider, acımazsınız. Yeni bir giysiye, seyahate, iyi bir yemeğe ya da kitaplara ya da bir arabaya… Lüks sizin için hava atma aracı değil, ondan keyif alma yeteneğidir her zaman. Ne kadar paranız varsa o kadar iyi yaşar, olmayan için çok fazla dertlenmez, olanı da harcarsınız. Siz “iyi anlar”dan başka şeyleri biriktiren insanları pek anlamazsınız zaten. Neyse ki, hobilerinizde olduğu gibi yaptığınız işte de son derece üretken, çalışkan, titiz birisiniz. Patronlarınız sizi sever, müşterileriniz sizi sever. Para kazanmak sizin için çok zor olmaz.
İnsanları kategorize etmek mizacınıza uygun değildir. Bir sosyal sınıftan bir diğerine herkesle iyi geçinebilen insanlar sizden çıkar. Bu halinizle her yerde arkadaş bulur, hiç sıkılmazsınız.
Sevdiklerinizi neşelendirmeyi, sevindirmeyi çok seversiniz. Aşk sizin için en başta dostluk demektir. Seveceğiniz erkeğin parası, karizması, başarısı pek de o kadar önemli değildir. Eğer birbirinizi tamamladığınızı düşünüyorsanız, sizi sıkmadığından eminseniz kalbinizi kaptırıverirsiniz. Ne yazık ki kolayca âşık olabildiğiniz gibi kolayca da vazgeçersiniz. Üstelik bazen bu vazgeçiş o kadar ani olur ki, arkanızda yıllarca nerede yanlış yaptığını düşünen erkekler bırakırsınız. Sizse bıraktığınız erkeği bir daha düşünmezsiniz.
Evlilik, özgürlük tutkunuz nedeniyle sizin açınızdan verilmesi en zor karardır. Kolayca evet demezsiniz. Kılı kırk yarar, sonuna dek sınar, kaçmak için bahaneler üretirsiniz. Bu arada hala size rağmen sizinle kalmayı başaran erkekle sonunda evlenir ama özgürlüğünüzü onun eline yine de vermezsiniz. Zaten o erkek de bu halinizi çoktan anlamış, kabul etmiş ve sevmiştir. Aksi takdirde o iş yürümez.
Ama aslında hayat sizinle o kadar eğlencelidir ki, sizinle her şekilde yürünür sevgili yaylar. İyi ki doğdunuz. Siz olmasaydınız dünya sessiz, neşesiz, mucizesiz bir yer olurdu. Bizler de iyimserlikten ve coşkudan çok az pay alırdık.
Doğum gününüz kutlu olsun J
Sevgili Yaylar, sizler Jüpiter’in kızlarısınız ve bu “Özgürüm” demektir.
Sizler ki, bu dünyanın Polyanna’ları, Pippilotta Uzunçorap’ları, Peter Pan’larısınız. İçinizde hiç büyümeyen bir çocuk var. Enerjik, yerinde duramayan, öyle uzun boylu sıkıntılara gelemeyen, kapağı bir an önce dışarı (evden, sorunlardan, işten güçten, sizi sıkan her şeyden) atıp, sürekli yeni maceralar arayan bir çocuk. Etrafınız için bu iyi mi, kötü mü bilemeyiz ama yapacak bir şey yok. Siz böylesiniz.
Genelde şanslı insanlarsınız. Şansınız iyimserliğinizden ve hiç bitmeyen enerjinizden gelir. Ayrıca kimse size öyle uzun boylu kızamaz. Bir nevi “çocuktur, yapar” ön kabulüyle ne yaparsanız yapın, bağışlanırsınız. Aslında size akıl erdirmek kolay değildir. İtiraf edin, siz de pek bilemezsiniz neyi neden yaptığınızı. Canınız o anda bir şeyi yapmak ya da yapmamak istemiştir, o kadar.
Çok iyi kalplisiniz yahu. Sahiden, tertemiz bir kalbiniz var. Kimse hakkında “şöyle yapayım da beter olsun” filan diye düşünmezsiniz. Ama aslında kimse hakkında öyle çok da uzun boylu düşünmezsiniz. Siz aslında kendiniz hakkında da düşünmezsiniz. Ya, bir şey diyelim mi? Siz aslında pek düşünmezsiniz. Siz eylem insanısınız. Yaparsınız. Aklınıza ne gelirse. O anda. Hemen. Sonuçlarına katlanmak çoğunlukla eylemlerinizden etkilenen biz diğerlerine düşer, siz sonucundan memnun olmadığınız bir eylemi hemen sonlandırır ve Hugo gibi başka bir oyuna çufçuflarsınız.
Hayat sizin oyun alanınızdır. Ne mutlu böyle yaşayanlara.
Özgürlüğünüze çok düşkünsünüz. Sıkı bağlar size göre değildir. Hayat sizin için sadece bir oyun alanı değil aynı zamanda “yol” demektir. Pek çok serüvenci sizlerden çıkar. Uzun yolları, kısa yolları… Yolları seversiniz işte. Sizin için yol olsun da ne olursa olsun. Yolculuk etmeden geçirdiğiniz zamanlar boşa geçirdiğiniz zamanlar gibi gelir. Bu nedenle de pek fazla bağlanmamaya çalışırsınız zaten bir yerlere.
Yalnızlığınızı seversiniz. Bu “yalnız kalmak” münzevilik değildir ama. Tersine. İnsanları seversiniz. Sosyal birisiniz. Hatta epeyce sosyal. Çok fazla arkadaşınız, seveniniz, sizin de sevdikleriniz olur. Fakat hiçbirinin sizin alanınıza müdahale etmesine izin vermezsiniz. Kendi kararlarınızı daima kendiniz almak istersiniz. Bunun tersine bir yöne doğru gitmesi halinde o ilişkiden hemen sıyrılır ve arkanıza bakmazsınız. Geçmişte kalanlar sizin için pek önemli değildir.
Açık sözlülüğünüz dillere destandır. Aklınıza geleni karşınızdakinin ne düşüneceğini kaile almadan pat diye söylersiniz. Bunun karşı tarafı kızdırabileceği aklınıza bile gelmez. Hatta kızdığı için siz ona kızarsınız. Bu nedenle size patavatsız diyenler çıkabilir ama boş verin. İçinizde kalması ikiyüzlülük zaten, öyle değil mi? Ayrıca kimse sizin için içten pazarlıklı diyemez. Bu da sizin için çok önemli bir meziyettir.
Öyle “hanım kızlar bunu yapmaz” denilen şeyleri takmazsınız. Hanım olmayı da pek fazla takmazsınız. Siz kendinizi bilen insanlardansınız. Ahlakınız sizi ilgilendirir ve ikiyüzlü kurallardan nefret edersiniz. Kendinizin kötü olan şeylerle bir ilginiz olmadığını bilirsiniz. Bunun dışında kimin ne dediğini, ne düşündüğünü umursamazsınız. Gerekirse o muhteşem açık sözlülüğünüzle gereken cevabı verirsiniz zaten. O kadar.
Dünyayı, yaşamayı, neşeyi, eğlenceyi seversiniz. Genellikle mutlu, dünyayla ve kendinizle barışıksınız. Güven duygunuz gelişmiştir. Hemen herkese güvenirsiniz kolayca ve size de güvenilmesini beklersiniz.
Bu halinizle ne yazık ki pek fazla kez ve pek çabuk yaralanabilirsiniz ve yaralanmışsınızdır da. Fakat o bitmez iyimserliğinizle bu durumu atlatmanız ya da en azından etrafa karşı atlatmış görünmeniz uzun sürmez. Aslına bakarsanız unutmadığınız ama unuttuğunuzu düşünmeyi tercih ettiğiniz hayal kırıklıklarınız vardır. Fakat bunlarla uğraşmak yerine kendinize yeni meşgaleler icat eder, etrafa karşı da kuyruğu her zaman dik tutarsınız. Aferin size.
Yeni meşgaleler demişken hazır, hemen söyleyelim: Tutkuyla bağlandığınız hobileriniz vardır genelde. Bir şeye kafayı takmışsanız gününüzün neredeyse tamamı onunla geçer. Yemek yapmak gibi bir hobi edinmişseniz örneğin, mutfağınız o andan itibaren bir laboratuara dönüşecektir. Yeni tarifleri tutkuyla deneyecek, inceleyecek, araştıracak, yatarken kalkarken, çalışırken hep bu işi düşüneceksiniz. Ta ki, bir başka hobi gönlünüzü çelene dek. Enerjiniz sayesinde birkaç hobiyle aynı anda ilgilenebilirsiniz de üstelik. Bu haliniz sizinle birlikte yaşayanlar açısından biraz zor olabilir ama zamanla alışırlar nasılsa, dert etmeyin.
Parayla ilişkiniz biraz netamelidir. Paranızı biriktirmekten yana değilsiniz pek. Para elinize geldiği gibi gider, acımazsınız. Yeni bir giysiye, seyahate, iyi bir yemeğe ya da kitaplara ya da bir arabaya… Lüks sizin için hava atma aracı değil, ondan keyif alma yeteneğidir her zaman. Ne kadar paranız varsa o kadar iyi yaşar, olmayan için çok fazla dertlenmez, olanı da harcarsınız. Siz “iyi anlar”dan başka şeyleri biriktiren insanları pek anlamazsınız zaten. Neyse ki, hobilerinizde olduğu gibi yaptığınız işte de son derece üretken, çalışkan, titiz birisiniz. Patronlarınız sizi sever, müşterileriniz sizi sever. Para kazanmak sizin için çok zor olmaz.
İnsanları kategorize etmek mizacınıza uygun değildir. Bir sosyal sınıftan bir diğerine herkesle iyi geçinebilen insanlar sizden çıkar. Bu halinizle her yerde arkadaş bulur, hiç sıkılmazsınız.
Sevdiklerinizi neşelendirmeyi, sevindirmeyi çok seversiniz. Aşk sizin için en başta dostluk demektir. Seveceğiniz erkeğin parası, karizması, başarısı pek de o kadar önemli değildir. Eğer birbirinizi tamamladığınızı düşünüyorsanız, sizi sıkmadığından eminseniz kalbinizi kaptırıverirsiniz. Ne yazık ki kolayca âşık olabildiğiniz gibi kolayca da vazgeçersiniz. Üstelik bazen bu vazgeçiş o kadar ani olur ki, arkanızda yıllarca nerede yanlış yaptığını düşünen erkekler bırakırsınız. Sizse bıraktığınız erkeği bir daha düşünmezsiniz.
Evlilik, özgürlük tutkunuz nedeniyle sizin açınızdan verilmesi en zor karardır. Kolayca evet demezsiniz. Kılı kırk yarar, sonuna dek sınar, kaçmak için bahaneler üretirsiniz. Bu arada hala size rağmen sizinle kalmayı başaran erkekle sonunda evlenir ama özgürlüğünüzü onun eline yine de vermezsiniz. Zaten o erkek de bu halinizi çoktan anlamış, kabul etmiş ve sevmiştir. Aksi takdirde o iş yürümez.
Ama aslında hayat sizinle o kadar eğlencelidir ki, sizinle her şekilde yürünür sevgili yaylar. İyi ki doğdunuz. Siz olmasaydınız dünya sessiz, neşesiz, mucizesiz bir yer olurdu. Bizler de iyimserlikten ve coşkudan çok az pay alırdık.
Doğum gününüz kutlu olsun J